Eminiz ki Oslo denince insanın aklına ilk gelen şey çeşit çeşit yemek değil. Beklentimiz normal bir şekilde acıkan karnımızı doyurmaktı. Ama öyle şeyler tattık ve o kadar keyif aldık ki Oslo’da yemek hakkında kesin bir şeyle yazmalıydık. İşte Kuzey’de karnı zil çalanlar için Oslo’da neler yenir yazımız 😌
Bir kere şu konuya bir açıklık getirelim 📣 Oysters olarak favori öğünümüz kahvaltı. Kahvaltıyı seviyoruz. Onsuz ne yaparız, nerelere gideriz bilmiyoruz. Gittiğimiz her yerde ilk bakındığımız her zaman güzel bir kahvaltı nasıl yapılır olur. Aklımızdan çıkmıyor özetle. Vee tabiki de Oslo’da da böyle oldu. İlk günümüzün sabahında hemen kahvaltıcıları aramaya koyulduk. İlk bizi yakalayan yer Liebling oldu. Giyindik ettik hemen yola koyulduk yürüyerek 🚶♂️🚶🏽♀️ Az gittik uz gittik. Ve ne görelim, sevgili Liebling tadilattaymış 😥 Neyse ki kahvaltı etme dürtümüz o kadar güçlü ki hemen başka bir alternatif bulduk yakınlarda. Grünerløkka’da önünden geçenleri sahip olduğu sıcak mı sıcak, bakery havasındaki atmosferiyle kendine çeken bir yer 🥁🥁 Kendimizi bu harika atmosferin içine, Godt Brød’a attık.
İçeride o kadar güzel buram buram bir koku vardı ki sarhoş bir şekilde kendimizi ekmeklerin olduğu yere sürüklenmiş bulduk. Karnınızı doyurmak için Norveç’e özel birçok lezzeti de burada bulabiliyorsunuz. Biraz daha tatlı bir kahvaltı tercih ederseniz tarçınlı ortası krema dolgulu Sommerbolle ya da tarçınlı sade Skillingsbolle deneyebilirsiniz. Muhteşem kokuyorlar gerçekten. Bu tatlı şeylere genel olarak bolle adını veriyorlar ve birçok çeşidini bulabilirsiniz. Tabi her yerde gözünüze çarpan ‘nolur beni tat’ diye haykıran sandviçlerden gözümüzü alamadığımız için biz sandviç ve kahve ikilisini tercih ettik. Sandviçi tamamen istediğiniz gibi tasarlayabiliyorsunuz. Ekmeğini ve içindeki malzemeleri dilediğiniz gibi seçebiliyorsunuz. Ayrıca glutensiz ürünleri de rahatlıkla bulabilirsiniz burada. Şu aşağıya bıraktığımız fotoğrafta Grovt surdeigsbrød av spelt yani tahıllı ve kılçıksız buğdaydan ekşi mayalı ekmeği tercih ettik. O kadar yoğun bir ekmek ki sanırsın Lembas bread yani. Bir iki ısırık alıyorsun ve doymaya yaklaştığını hissediyorsun. Müthiş! Kahveler konusunda normaldi. Bildiğiniz cappuccino ve sütlü filtre kahve. Sandviçle çok güzel gitti. Ve merakla beklenen kısıma geliyorum. Bu ikiliye toplam yaklaşık 15 Euro ödedik. Totally worth it. 😋
Kahvaltı her ne kadar favorimiz olsa da böyle lezzetli, farklı atıştırmalıklar her zaman radarımızda. Oslo’da ne yesek diye bir arama yaptığınızda ilk karşınıza çıkacak yer Mathallen oluyor ve kesinlikle sadece hype değil. Avrupa’nın dört köşesindeki mutfakların gelip birer küçük dükkan açtığı bir panayır gibi düşünebilirsiniz. Oturup bir şeyler atıştıracağınız kafelerden, ayak üstü pub lezzetlerine, ve tam bir akşam yemeğini bulabileceğiniz bir gıda çarşısı burası. Mathallen’e doğru yaklaştıkça binanın turuncu rengi ve iç mekandan hafifçe süzülen sarı nordik ışıklar o kadar samimi hissettiriyor ki… Yani ne böyle hadi gel bak yemek var içeride diye bağırıyor ne de ruhsuz bir bina. Tam kararında cool bir mekan 👌 Ve yavaştan içeri dalalım 👇
Adımımızı atar atmaz küçük küçük masa grupları, ve her dilden yükselen muhabbet sesleri harmonisi karşıladı bizi. Etraftaki herkesten buram buram “abii keyifliyiz havası” yayılıyordu ve bu havanın sarı loş bir ışıkla birleştiğini düşünün. Heh işte tam olarak ortam böyle. İlk kocaman bir kasap çıktı karşımıza. Eminim ki herhangi bir etin olabilecek her hali, her kısmı o reyonda vardı yani. Hemen sol kanattan atağa çıkıp Mathallen keşfimize başladık. Pazar stratejisi uyguladık 🤔 Tüm küçük dükkanları, neler sergilediklerini kafamıza not aldık ki ikinci turda seçtiğimiz yerlere hemmen yerleşelim. Tüm dükkanlar üç kategoride toplanabiliyor. Atıştırmalıkların yer aldığı publar, restoranlar ve kasap, fırın gibi mahalle marketlerimiz. Peki keşif sonrası nereleri pinledik?
Le Pain
Bakery her zaman favımız. Hamur işi kalp.
Bu fırın 2017 yılında Fransız ve İsveçliler tarafından kurulmuş. Görür görmez çeşit çeşit renk renk ekmekler yakalıyor sizi. Özellikle de Fransız bagetler direkt “Burdayız, burdayıız !” diye sesleniyorlar. Müthiş bir koku var. Ekmeklerin yanında atıştırmalıklar da sergileniyor. Kruvasanlar, kurabiyeler yani tam olarak bir bakery.
Peki biz niye burdayız 😬?
Oslo pahalı bir yer. Yani gönül isterdi ki her sabah gidelim Godt Brød ‘da kahvaltı yapalım. Kaldığımız otelde de mutfak olduğu için kahvaltıyı sabahları kendimiz hazırlamaya karar verdik. Otelin analizine buradan ulaşabilirsiniz. Fırından şöyle kocaman bir yoğun tahıllı ekşi mayalı bir ekmek aldık. Kağıt torbamıza koyduk. Ve bekle bizi yarınki self-made kahvaltımız.
Vulkanfisk
Tüm keşif boyunca ve hala!!! Volkan balık adını verdiğimiz balıkçımız.
Vulkanfisk ve az sonra bahsedeceğim yiyecek bizi Mathallen’e getiren asıl sebebimiz. Neden mi? Bir gün istiridye nasıl yenir diye bir içerik izlemiştim. O zamandan beri hep aklımızın bir kenarlarındaydı. Buradaki istiridyelerin harika ötesi olduğunu öğrenince yemek adresimiz belli oldu aslında. Love you oyster 💙 Burası bir balıkçıdansa daha çok bir balık kasabı gibi. Yani türlü türlü balık, deniz canlısınu bulabiliyorsunuz. Ayrıca çok özgün bir menüleri var. “Denizden babam çıksa yerim”cileri buraya alabiliriz. Reyonun arkasındaki Kuzeyli beyaz kostümlü çalışanlar şef gibiler ve görünce “Bu işi biliyorlar ya” dedirtiyorlar. Ürünleri anlatırken ki enerjileri “Ya bu işi bu kadar mı severek yapıyorsunuz abi !” dedirtti bize. Bu etkili başlangıçtan sonra istiridyelerimizi seçtik. İki çeşit vardı. Fransız ve Norveç. Yani bu nasıl bir soru, of course Norveç yani 🇳🇴. İstiridyeler şöyle bir servisle geldi. 👇 Peki lezzeti? OMG! müthişti. Sosla birleşen jelimsi soğuk taze bir lezzet kayıp gidiyor ağzınıza atar atmaz. O kadar beğendik ki oyster deneyimimize “Deneyim” köşemizde şurada yer verdik. Mutlaka göz atın. İki kişilik bir tabak hazırlattık ve yaklaşık 25 EUR ödedik.
Gutta på Haugen
Burası “deli” yani şarküterici, peynir odaklı. Ama Norveç usulü. Fena.
Kahvaltıları otel mutfağında hazırlama fikrimizden bahsetmiştik. Burası da kahvaltının fav içeriklerinden olan peynir ihtiyacımızı karşılamak için gerekli tüm cazibeye sahipti. Reyonda o büyük peynir tekerleklerinin her rengini, her yöreden farklı tatlarını bulabiliyorsunuz. Kahvaltı için az tuzlu keçi-inek karışımı bir peynir tercih ettik. Dışı biraz daha sert içi yumuşak Norveç’e özgü bir peynir 😋 Ahaah şuan yazarken kahvaltı aşeriyorum. Yaklaşık 300 gram kadar peynir aldık ve yaklaşık 15 Euro kadar ödedik. Eğer peyniri saklamak için imkanınız varsa memlekete götürmelik peynir alıp vakumlatabilirsiniz.
Ost & Sånt
Şarküteri yine ama tamamen Norveç usulü peynirler ve Kuzey yöresine özgü etler burada.
Mathallen’e kendini attığınızda sağ kanattan keşife başlarsanız renkli ve kültürel vibe ile sizi çeken bir yer farkederseniz, evet orası Ost & Sånt. İçeride birçok yöresel peynir, et, baharat ve bal gibi kahvaltılık lezzetler bulabiliyorsunuz. Sıradan bir şarküteride olmadığınızı tüm yöreselliğiyle size anlatan bir yer burası. Biz kendimizi direkt arka taraftaki Norveç usulü kuru etlerin olduğu yere attık. Balina, ren geyiği ve geyik gibi baharatlı böyle kuru sucuk gibi etler var. Küp küp doğrayıp kavanozlara doldurmuşlar. Kürdanlarla daldık. Balina biraz ağırdı. Diğerleri günlük yenebilir. Buradan çıkınca hafif bir Viking hissettik. Sağa sola balta atasım geldi ahahah. Önerimiz şu; alıp çantaya atıp hediye götürmek için çok iyi bir alternatif.
Solberg & Hansen
Çay & kahve için bir yer pinlemesek olmazdı.
Yemekleri mideye indirip biraz alışveriş yaptıktan sonra oturup dinlemek istedik. Çayımız geldi. Kendimizi burada bulduk. Çok dikkat çekici bitki çayları vardı standlarında. Dedik deneyelim farklılık olsun. Büyük bir fincanda çeşitli bitkilerden oluşan yumuşak birer çay yudumladık. Sıcak sıcak çok iyi geldi. Mathallen’in arka köşesinde bir yer. Çayınızı kahvenizi içerken gözlemleyip farklı sesler arasında kendinizi kaybetmek için süper bir yer. Çayların kutuları da çok güzeldi. Hediyelik bir şeyler çözülebilir.
Kahveyi seviyoruz. Burası çok net. Ama Kuzey’e çıkınca bu sevginiz zorunlu olarak artıyor. Neden mi? Akşamüstüne doğru hava iyice soğuduğu için kendinizi sıcak loş bir mekana atmak istiyorsunuz. Burada da bir kahve eşlik ediyor size. Biz Oslo gezimiz boyunca birçok farklı kahveciye attık kendimizi. Kimi zincir kahve, kimi ise daha butikti. Ama hep istediğimizi bulduk. Yoğun bir aromaya sahip kahve, kallavi fincanlar ve loş cosy ortam. Bu kısımda tek tek isimleri paylaşıyoruz. Gidin için kahvenizi dışarıda üşümeyin. Az nordik olun.
Kahvaltıcıları, yemek yerlerini ve üşüdüğünüzde kafanızı sokacağınız kahvecilere bu yazıda yer verdik. Oysters Oslo’dan yeme & içme bildirimini tamamladı. Mischief managed 🪄.
Quick Links
Legal Stuff